COVID-19 pandemisinin ardından sanal iletişim, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Zoom, Teams ve Google Meet gibi video konferans platformları, iş yapma, eğitim alışkanlıklarını değiştirme ve sosyal bağları sürdürme şeklimizi dönüştürüyor. Ancak, bu sanal platformlara olan artan bağımlılığımızla birlikte, bu platformların genel sağlığımıza olası etkileri konusunda endişeler ortaya çıktı. Birçok araştırma, sanal toplantıların zihinsel sağlık üzerinde potansiyel olumsuz etkilerini vurgularken, daha yeni yapılan araştırmalar, aşırı video konferansın hem zihinsel hem de fiziksel sağlığımıza beklenmedik riskler taşıyabileceğini gösteriyor, bunlar arasında artan stres ve beyin ile kalp üzerindeki yüklenme bulunuyor.

WhatsApp, unutkan kullanıcılarını sevindirecek yeni özelliğini tanıttı! WhatsApp, unutkan kullanıcılarını sevindirecek yeni özelliğini tanıttı!

google meet (2)

Nature dergisinde yayımlanan son bilimsel bir raporda, araştırmacılar video konferans araçlarının yüz yüze etkinliklere göre daha yorucu olduğunu keşfettiler. Ekim ayında, Avusturyalı bir araştırma ekibi, 35 üniversite öğrencisini inceledi ve öğrencilerin 50 dakikalık bir konferansa katılırken başlarına ve göğüslerine bağlanmış elektrotlar aracılığıyla beyin ve kalp aktivitelerini ölçtüler.

Bu çalışma, video konferans yorgunluğu (VCF) fenomenini nörofizyolojik bir perspektiften incelemek amacıyla tasarlanmıştı ve özellikle insan beyni üzerindeki etkisine odaklandı. Öğrencilerin beyinlerini ve kalplerini taradıktan sonra, çalışma, 50 dakikalık bir video konferans oturumuna katılan bireylerin nörofizyolojik verilerle belirtilen sinir sistemi değişiklikleri yaşadığını ortaya koydu.

Bireyler, video konferans oturumu sırasında yorgunluk, dikkat azalması belirtileri gösteren artan beyin aktivitesi sergiledi. Ayrıca, çalışma, video konferansın kalp üzerinde fizyolojik bir yük oluşturduğunu, kalp hızında ve değişkenlik ölçülerinde değişikliklerle gösterdi.

Öğrenciler, video konferans koşulu altında yüz yüze koşula göre önemli ölçüde daha yorgun, bitkin, uykulu ve bıkkın hissettiklerini bildirdi. Genel olarak, ruh hali de kötüleşti.

Araştırmadan elde edilen bulgulara dayanarak, araştırmacılar kapsamlı video konferansın beynimizi ve bedenimizi nasıl etkileyebileceğini anlamanın önemini vurguladılar. Ayrıca, insanları ve kuruluşları sadece video konferans değil, farklı iletişim yöntemlerini kullanmaya teşvik ettiler. "Araştırma sonuçlarımıza dayanarak, 50 dakikalık video konferansın ardından bir ara verilmesini öneriyoruz, çünkü 50 dakikalık video konferansta fizyolojik ve subjektif yorgunlukta önemli değişiklikler gözlemledik," dedi araştırmanın yazarlarından biri olan Rene Riedl, Üst Avusturya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nde profesördür.

Öte yandan, dijital çalışma alanını değiştirmeye yönelik diğer çalışmaların sonuçlarına dayanarak, bilim insanları şirketlerin ve bireylerin sağlık önlemlerini takip etmelerini öneriyor. Bu önlemler, hem fiziksel hem de zihinsel yönleri içerir ve iyi olmayı teşvik etmeyi ve sanal iletişime sürdürülebilir bir yaklaşımı desteklemeyi amaçlar. Uzmanlar, bireylere şunları öneriyor:

  • Düzenli aralar verin.
  • Göz yorgunluğunu azaltmak için 20-20-20 kuralını takip edin (20 dakikada bir dijital ekran kullanırken 20 fit uzaktaki bir şeye 20 saniyelik bir mola vermek. Bu, göz yorgunluğunu hafifletmeye ve uzun süreli ekran kullanımıyla ilişkili rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olur).
  • Ergonomik konfor için çalışma alanlarını optimize edin.
  • Stres yönetimi için farkındalık pratiğini benimseyin.
  • Sanal ve yüzyüze etkileşimi birleştiren hibrid bir iletişim modeli benimseyin.
  • Ekran süresini minimize etmek için gerçekçi toplantı süreleri belirleyin.
  • Aşırı video konferansın potansiyel sağlık etkileri konusunda eğitim ve farkındalık sağlayın.
Editör: Enes Sapmaz