Son bir keşifte, yaklaşık 460 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir yıldız etrafında dolanan gaz devi ROXs 42Bb, önemli bir aday olarak öne çıkıyor. Jupiter'in dokuz katı ağırlığında ve çapı Jupiter'in 2.5 katı kadar büyük olan bu gezegen, gökbilimcilerin dikkatini çekiyor. Ancak Texas Üniversitesi'nden Fizik ve Astronomi Yardımcı Profesörü Thayne Currie, bu gezegenin gerçekten en büyük bilinen gezegen olma ihtimalini düşük buluyor.

Currie, oluşum sürecindeki protogezegenler gibi daha büyük nesnelerin ROXs 42Bb'yi boyut olarak aşabileceğini belirtiyor. Bu protogezegenler, Dünya'dan yaklaşık 370 ışık yılı uzaklıktaki PDS 70 yıldızını çevreleyen, Jupiter'in iki ila dört katı büyüklüğünde bir çapa sahip. Bir diğer aday olan HAT-P-67 b, Jupiter'in iki katından daha büyük bir çapa sahip olarak, ROXs 42Bb ile rekabet ediyor.

En büyük gezegenin belirlenmesindeki belirsizlik, bilim insanlarının ekzoplanet boyutlarını ölçmek için kullandıkları çeşitli yöntemlerden kaynaklanıyor. ROXs 42Bb ve protogezegenlerle yapılan doğrudan görüntüleme, görsel bir temsil sunsa da belirsizliklere neden oluyor. Diğer taraftan, bir cismin yörüngesindeki bir yıldızın önünden geçişi sırasında yıldızın geçici olarak kararmasını algılayan geçiş yöntemi, HAT-P-67 b gibi daha doğrudan ölçümler sunar.

1.5°C eşiğinin aşılması küresel ısınma etkilerini azaltabilir! 1.5°C eşiğinin aşılması küresel ısınma etkilerini azaltabilir!

Daha da karmaşık hale getiren bir diğer faktör ise bir gezegenin nasıl tanımlandığına dair devam eden tartışma. Genellikle gezegenlerden büyük ancak yıldızlardan küçük olan kahverengi cüceler dışlanırken, gezegenler ile kahverengi cüceler arasındaki sınır belirsizliğini koruyor. Bazı bilim insanları, 13 Jupiter kütlesinin üzerindeki her şeyi kahverengi cüce olarak kabul etmeyi önerirken, son araştırmalar bu sınırın 25 Jupiter kütle birimine veya hatta daha fazlasına kadar uzanabileceğini gösteriyor.

Currie, oluşum sürecinin tanıma bir başka karmaşıklık kattığını belirtiyor. Yüksek kütleye rağmen ROXs 42Bb'nin tipik gezegenlerden farklı bir şekilde oluşmuş olabileceğini söylüyor ve bu da geleneksel sınıflandırmayı zorluyor. Gezegen sistemlerinin çeşitliliği ve potansiyel farklılıkları konusundaki geniş soruları ortaya koyan bu adlandırma tartışması, evrenin genişlemesi içinde tanımlamalarımızı gözden geçirmemize neden oluyor.

Editör: Enes Sapmaz