Tollund Adamı'nın gizemli hikayesi, kalıntıların ilk kez 1950'de bir Danimarka bataklığında keşfedilmesinden bu yana arkeologlar, bilim insanları için bir araştırma konusu oldu.

Boynunda deri bir ilmikle bulunan doğal olarak mumyalanmış cesedin, bir zamanlar MÖ 5. yüzyılda, Demir Çağı olarak nitelendirilen bir dönemde yaşamış olduğuna inanılıyor.

Keşfedilmesinden bu yana geçen yetmiş yıl sonra hala bazı sorular cevapsız kalsa da, araştırmacıların hala yeni olarak keşfettiği birkaç bulgu var. Son olarak bilim insanları, Tollund Adamı'nın ölmeden önce yediği son yemeği ortaya çıkardı.

tollund adamı (3)

Süper kamera saniyede 156.3 trilyon kareye kadar çekim yapmayı başardı Süper kamera saniyede 156.3 trilyon kareye kadar çekim yapmayı başardı

73 yıl öncesinde, bilim insanlarının başlangıçta Tollund Adamı'in iç organlarına baktıklarında, kusursuz bir şekilde korunmuş bağırsaklarını keşfettiler. Bağırsaklarının içine bakan araştırmacılar, iyi korunmuş tahıl taneleri ve tohumlar buldular.

Ancak son teknolojiyi kullanan Cambridge Üniversitesi, 'Tollund Adamı'nın son yemeği' adlı bir araştırmada, cesedin bağırsak içeriğinde tam olarak nelerin yer aldığını bildirdi ve hatta o zamandan beri arkeologları hayrete düşüren cesedin ölüm nedeni hakkında yeni somut bilgileri gün ışığına çıkardı.

Bağırsaklarda bulunan proteinlerin yeni analizini kullanan uzmanlar, Tollund Adamı'nın öldürülmeden 12-24 saat önce ne tükettiğini çıkarabildiler. Yayınlanan çalışmada Tollund Adamı'nın, arpa, soluk persicaria ve keten ve muhtemelen biraz balık içeren bir yulaf lapası yediği ortaya çıktı.

tollund adamı (2)

Ayrıca çalışma, mumyalanmış cesedin, bağırsak solucanlarından elde edilen proteinler ve yumurtalar, parazitlerle enfekte olduğunu gösterdiğini belirtti. Bununla birlikte, bulguyu bu kadar endişe verici kılan şey ise, soluk persicaria tohumlarının varlığıydı, çünkü bu tür tohumlar genellikle ritüelde kullanılıyordu. Bu nedenle, yulaf lapasındaki tohumların keşfedilmesi, Tollund Adamı'nın ölüm nedenini anlamaya çalışan onlarca yıllık teorileri potansiyel olarak doğrulayabilir.

Araştırmacılar, bu yeniden analizin 'yeni tekniklerin eski sorulara yeni bir ışık tutabileceğini ve Danimarka Erken Demir Çağı'nda yaşam ve ölümü anlamaya katkıda bulunabileceğini gösterdiğini' belirtti.

Editör: Enes Sapmaz