Günümüzde savunma sanayisi, sadece askeri ihtiyaçları karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda yüksek teknoloji araştırma ve geliştirme kapasitesi ile stratejik özerklik hedeflerini belirleyen bir unsura dönüşmüştür. Türkiye, son yıllardaki hızlı ilerlemeleri ile bu alanda dikkat çeken ülkeler arasında yer almaktadır. Bugün elde edilen başarılar, yaklaşık bir asır önce atılan adımların ve verilen mücadelelerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyet'in Vizyoner Girişimcisi: Nuri Demirağ
Mühürzade Mehmet Nuri Bey, Türkiye’de birçok ilke imza atan bir iş adamı olarak ön plana çıkmaktadır. İlk paraşüt, ilk seri üretimli uçak fabrikası ve uçuş okulunu açması bu başarıların başında gelmektedir. Ayrıca İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması ve Keban Barajı inşaatı gibi büyük projeleri de gündeme getirmiştir. Nuri Demirağ, Türkiye’nin 10.000 km’lik demiryolu ağının önemli bir kısmını gerçekleştirmiş ve Atatürk tarafından kendisine “Demirağ” soyadı verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyük sanayicilerinden biri olan Nuri Demirağ, havacılık alanında da önemli başarılar elde etmiştir. 1930’lu yıllarda milli uçak üretimi için çalışmalar yapmaya başlayan Demirağ, lisans anlaşmalarının yeterli gelişmiş teknoloji sağlamadığını fark ederek, tamamen yerli modeller geliştirmeye yönelmiştir. Bu süreçte, modern teknolojiyi kendi ülkesinde üretme konusundaki ısrarı dikkat çekmektedir.
Üstün Üretim Başarıları
Beşiktaş’taki fabrikasında, mühendis Selahattin Reşit Alan’ın çizimleriyle 1936 yılında üretilen Nu.D-36 adlı ilk tek motorlu uçak, 1938 yılında çift motorlu, altı yolcu kapasiteli Nu.D-38 ile devam etmiştir. Bu uçak, 1.000 kilometre menzil ve 325 km/s hız kapasitesine sahiptir. 1944’te Dünya Havacılık Otoritesi tarafından “A sınıfı yolcu uçağı” olarak tescillenen Nu.D-38, Türk Hava Kurumu ve bazı Avrupa ülkelerinden siparişler almıştır. O dönemdeki birçok Avrupa yolcu uçağı ile karşılaştırıldığında, hız ve menzil açısından üstün özellikler taşımaktadır.
Uçakların kullanılması için Türk pilotların yetiştirilmesi amacıyla kurulan Gök Okulu’nda, 1943 yılına kadar 290 pilot eğitilmiştir. Ayrıca, 1939 yılında Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimi de Nuri Demirağ tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu girişim, havacılık alanında olduğu kadar tekstil ve malzeme sektöründe de yenilikçi bir adım olarak kaydedilmiştir.
Yıllar Süren Hukuk Mücadelesi
Ancak Nuri Demirağ’ın elde ettiği bu başarılar, dönemin siyasi tercihleri ve bürokratik engeller nedeniyle yarıda kalmıştır. Türk Hava Kurumu’nun siparişleri, mühendis Alan’ın hayatını kaybetmesi sebebiyle iptal edilmiştir. Oysa bilirkişi raporları, uçakların sözleşmeye uygun ve uçuşa elverişli olduğunu ortaya koymuştur. Demirağ, Türk Hava Kurumu ile yıllarca süren bir hukuk mücadelesine girmiş, ancak mahkeme sonuçları kendisi aleyhine sonuçlanmıştır. Çıkarılan yasalarla yurt dışına satış yasaklanmış ve böylece İspanya, İran ve Irak’tan gelen siparişler iptal edilmiştir. Bu süreç, Demirağ’ın havacılık için harcadığı büyük servetin karşılığında kapısına kilit vurulmuş bir fabrikayla baş başa kalmasına neden olmuştur.
Vecihi Hürkuş: Türk Havacılığının Diğer Bir Öncüsü
Cumhuriyet’in bir diğer havacılık öncüsü olan Vecihi Hürkuş, I. Dünya Savaşı sırasında pilot ve makinist olarak görev yapmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda gerçekleştirdiği keşif ve taarruz uçuşları ile tanınan Hürkuş, bu başarıları nedeniyle TBMM tarafından takdir edilmiştir. 1923 yılında kendi tasarımı olan Vecihi K-VI kara uçağını üretmiş, fakat dönemin askeri bürokrasisi tarafından uçuş izni verilmemiştir. Hürkuş, 28 Ocak 1925 tarihinde izinsiz olarak gerçekleştirdiği ilk uçuşu ile Türk sivil havacılık tarihine önemli bir adım atmıştır.
Ancak bu cesaretine rağmen, Hürkuş çeşitli zorluklarla karşılaşmış ve birçok projesi engellenmiştir. 1930 yılında ürettiği Vecihi XIV, Türkiye’nin ilk sivil yolcu uçağı olmasına rağmen, gerekli teknik sertifikaları almak için zorluklar yaşamıştır. Hürkuş, Türkiye’de havacılığın gelişmesi için hayatı boyunca mücadele etmiş, ancak devletin ve bürokrasinin ilgisizliği nedeniyle birçok hayali yarım kalmıştır.
Yerli Üretim İhtiyacı ve Modern Dönem
1970’li yıllarda güvenlik ihtiyaçları, yerli üretimi yeniden gündeme getirmiştir. ASELSAN, TUSAŞ ve ROKETSAN gibi kurumların kurulmasıyla birlikte, bağımsız olma yolunda iradeli adımlar atılmaya başlanmıştır. 2004 yılı itibarıyla, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde alınan kararlarla yerli üretim desteklenmiştir. Yabancı ülkelerle yapılan milyar dolarlık savunma projeleri iptal edilmiş ve modern, milli üretim anlayışı benimsenmiştir.
Bu kapsamda, ABD, Almanya, Fransa ve Ukrayna ile yürütülen anlaşmaların iptal edilmesi, milli tank geliştirme süreçlerinin başlatılması ve Bayraktar TB2, AKINCI, Kızılelma gibi yerli üretim projelerinin önünün açılması sağlanmıştır. 2023 yılında hangardan çıkan Milli Muharip Uçak KAAN ile Türkiye, yeni nesil savaş uçağı ligine hızlı bir giriş yapmıştır. Bu gelişmeler, Nuri Demirağ’ın “en ileri teknolojiye yerli imkanlarla ulaşma” hayalinin modern bir yansımasıdır.
Bugün Türkiye, yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda dost ve kardeş ülkelere savunma teknolojisi ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir. Tüm bu zorluklara rağmen gelinen nokta, erken Cumhuriyet döneminde görmezden gelinen, hatta engellenen girişimlerin mirası üzerine inşa edilmiş bir başarı hikayesidir.