Dizi-Sinema

Dünyanın en çok yasaklanan 11 filmi

Kitap seçerken ya da film seçerken özellikle 'yasaklı' eserleri tercih etmek, neden yasaklandıklarını anlamak, birçok insan için oldukça önemli bir tercih sebebi. Bugün sizler için en çok yasaklanmış 11 filmi seçtik.

Kitap seçerken ya da film seçerken özellikle 'yasaklı' eserleri tercih etmek, neden yasaklandıklarını anlamak, birçok insan için oldukça önemli bir tercih sebebi. Bugün sizler için en çok yasaklanmış 11 filmi seçtik.

Cannibal Holocaust (1980) Filmin belgesel gibi bir tarzı olması ve gerçek yerlilerin oyuncu olarak kullanılması nedeniyle birçok kişi ekrandaki ölümlerin gerçek olduğuna inanmıştı. Hatta film o kadar çok gerçek sanıldı ki, Cannibal Holocaust çekimlerinin gerçek olduğu konusunda yönetmen Deodato cinayet şüphesiyle tutuklandı. Neyse ki mahkeme salonuna kanıtlamak için hayatta ve sağlığı iyi olan aktörleri delil olarak sundu ve sonunda suçlamalardan kurtuldu. Birçok insan, film için katledilen hayvanların üzerine kargaşaya girdi. İnsan ölümlerinin aksine bu sahneler cidden gerçekti. Cannibal Holocaust'un yapımında bir yılan, tarantula, domuz, kaplumbağa, coati ve en tartışmalısı iki maymun da dahil olmak üzere bir dizi hayvan öldürüldü.

Salo ya da Sodom'un 120 Günü (1975) (Salò, or the 120 Days of Sodom) Pier Paolo Pasolini'nin bu yapımı bir sanat filmi olabilir ancak öyle kelebeklerin havada uçuştuğu, mutlu insanların olduğu bir film bekliyorsanız çok yanılıyorsunuz. Salo , faşist İtalya'da huysuz adamların elinde 18 gencin korkunç fiziksel, duygusal ve cinsel işkencesini anlatıyor.

Otomatik Portakal (1971) (A Clockwork Orange ) Stanley Kubrick'in Anthony Burgess'in sadece biraz daha az tartışmalı romanından tartışmalı uyarlaması, rehabilitasyonu otoriterlik ve güvenlik adına vazgeçmemiz gereken özgürlüklerin kapsamı hakkında soru işaretleri uyandıran ultra şiddetli bir suçlu olan antisosyal genç Alex DeLarge'ı (Malcolm McDowell) konu alıyor. Filmin değinmek istediği nokta önemli ancak bunu yaparken oldukça fazla şiddet tasviri mevcut. Hatta izlemesi çok daha zor olan bir tecavüz sahnesi de dahil.

Paris'te Son Tango (1972) Jeanne evliliğin arifesindeki, sıradan bir kadındır. Evliliğe hazırlık aşamasında ileride oturabileceği bir de ev aramaktadır. Bir gün evleri gezerken müstesna ve tuhaf bir adamla karşılaşır. Amerikalı Paul, yaşça Jeanne'den büyük olmasına rağmen onu delicesine etkiler. İkili, yasak bir aşkın meyvelerini yemeye başlarlar. Aralarında garip bir ilişki başlar. Sürekli beraber olsalar dahi, birbirlerine birbirleri dışındaki hayatlarına dair hiçbir şey sormayacaktırlar. Bir süre sonra aralarındaki kişilik farklılıkları ikisini de dar bir çıkmaza sürükleyecektir. Bertolucci'nin en önemli eserlerinden biri olarak gösterilen Paris'te Son Tango, ayrıca kendi döneminin en erotik eserlerinden biri. Bertolucci, başrollerini Marlon Brando ve Maria Schneider'in paylaştığı 1972 yapımı Paris'te Son Tango'da yer alan tecavüz sahnesinin mizansen değil gerçek olduğunu itiraf etti.

The Last Temptation of Christ (1988) Hristiyanlık tarihine klasik Hollywood gözüyle değil de sadelik ve özü arayan farklı ve cesur bir gözle bakan Scorsese'nin bu filmi de tıpkı uyarlandığı Kazancakis'in romanı gibi şimşekleri üzerine çekmişti. Kitap Roma Katolik Kilisesi tarafından derhal yasaklı kitaplar listesine alınmış, hatta Kazancakis 1957 yılında öldüğünde Ortodoks Kilisesi defin izni vermediği için cenazesi Kandiye'yi çevreleyen Venedik surlarının dibine gömülmüştü. Film de roman gibi özellikle radikal Hristiyan gruplarca şiddetle protesto edilmiş, hatta Paris'te filmin gösterildiği bir sinema salonu Molotov kokteyli atılarak yakılmak istenmişti. İngiliz televizyonlarında gösterildiğinde ise seyircilerden şikayet alma rekorunu kırmıştı. İstanbul Festivali'nde gösteriminin yapıldığı Emek Sineması'na bomba ihbarları yapılmıştı...

I Spit on Your Grave (1978) Umut vadeden genç yazar Jennifer Hills, ilk romanını yazabilmek için şehir dışında, çevreden izole edilmiş bir kulübe kiralar. Çekici ve özgür ruhlu bu genç kadının kasabaya gelmesi, benzin istasyonu idarecisi Johnny ve tek işleri bu benzincide vakit öldürmek olan Stanley ve Andy’nin dikkatini çeker. Jennifer kendisine gelen hediye sonrasında akli sorunları olan Matthew ile tanışır ve kısa sürede arkadaş olurlar. Oysa ki Matthew diğer üç adamın yakın arkadaşıdır Jennifer’a dair herhangi bir şeyi onlara anlatmaktadır. Kısa zaman içerisinde Jennifer’ın başına ölümcül tacizler gelecek, sonrasında ise ölümüne bir intikam oyununa atılacaktır. Gösterildiği dönem büyük tepkiler alan, hatta kimi ülkelerde gösterimi yasaklanan film, şiddet dozundaki yükseklik nedeniyle her zaman tartışılagelmiştir. Meir Zarchi imzalı filmin, 2010 yapımı bir re-make’i de mevcuttur.

The Da Vinci Code (2006) Film, Ron Howard'ın son derece popüler Da Vinci Şifresi romanından uyarlaması, İsa ve Mecdelli Meryem'in evlenip çocukları olduğu ve hala yaşayan bir çocuk sahibi oldukları iddiası nedeniyle küfür olarak kabul edildi. Her şey çok açık bir şekilde kurmaca ve bu konuda oldukça aptalca, ancak ABD'nin her yerinde protestolar oldu ve film bir dizi ülke ve bölgede tamamen yasaklandı . Muhtemelen şimdiye kadar yapılmış en sıkıcı yasaklı film.

The Life of Brian (1979) Brian adında bir bebek İsa'yla aynı gece doğdu. Büyüdü, büyüdü daha da büyüdü ve oldu Brian isimli bir oğlan. Brian adındaki oğlan büyüyünce Brian adında bir delikanlı oldu, kesinlikle Brian denen bir kız değildi. İngiliz komedisinin belkide en çok tartışmaya yol açan filmi Brian'ın Hayatı, İsa'yla aynı gece doğan köylü bir çocuğun uzun hikayesini anlatıyor. Hayatları kesiştikçe kahkalar yükseliyor.M.S 33 yılında geçen filmde sahte mesih Brian sizleri kahkahalara boğuyor. Efsanevi İngiliz komedi grubu Monty Python'ın gelmiş geçmiş en komik filmlerden birine imza attığı yapım. Monty Python tarafından üretilen komedi bir gişe başarısı olmasına rağmen, birkaç düzine İngiliz bölgesinde, bir dizi kesintiye uğradıktan sonra bile ya yasaklandı ya da X-derecelendirildi ve İngiliz televizyonu , küfür olduğu iddiasıyla filmi yıllarca yayınlamayı reddetti. içerik. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri'nde birkaç kasaba ve daha küçük şehir filmin gösterilmesine izin vermedi ve hatta New York'ta gösterimler pankartlarla karşılandı.

Brokeback Mountain (2005) İkisi de sert koşullar altında yaşayan bir çiftçi bir de kovboyun yolları bölgedeki Brokeback Dağı'nda kesişir. Bu dağdaki çiftlikte tanışan ikili arasında zamanla bir çekim oluşur ve günlerini birlikte geçirmeye başlarlar. Bu birliktelik son derece içten ve duygusal bir boyut kazanır... Film, Asya'nın bazı bölgelerinde ve özellikle Orta Doğu'da eşcinselliği tasvir ettiği ve ABD'deki kültür savaşlarında bir parlama noktası olduğu için (örneğin Salt Lake City'de) bir avuç sinemanın filmi yayınlamayı reddettiği için hızla yasaklandı.

Cannibal Ferox (1981) Bir antropolog grubu, yamyamların gerçekten varolduklarına inanmamaktadır ve bunu araştırmak için gitmemeleri gereken bölgerlerde araşıyışlara başlar.Artık hayatları yamyam kontrolündedir.Hayal bile edemiyecekleri işkencelere maruz kalacaklardır ve hayat her saniye onlar için çekilmez bir hal almaktadır. Filmin 31 ülkede yasaklandığı iddia edildi. Guinness, bu temelde ona en çok yasaklanan film unvanını bile veriyor. Ancak yasaklanan ülke sayısı pek sağlam kaynaklara dayanmıyor diyebiliriz.

Possession (1981) Polonyalı ünlü bir auteur(Otör) olan Andrzej Żuławski tarafından yönetilmesine ve Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmasına rağmen, Possession gösterime girdiğinde çok tepki aldı. Żuławski filmi travmatik bir boşanmanın ortasındayken çekmiş ve uluslararası bir casusluk arasındaki dağılan evliliğin hikayesine kelimenin tam anlamıyla canavarca bir boyut katmış Ajan Sam Neill ve hüsrana uğramış ev hanımı Isabelle Adjani tarafından canlandırılıyor. Filmin metro sahnesi ise tek seferde çekilmiş ve film tarihinin en etkileyici sahnelerden biri.