MIT, 3 boyutlu sıvı metal baskısı yapabilen bir teknik geliştirdi! MIT, 3 boyutlu sıvı metal baskısı yapabilen bir teknik geliştirdi!

Uzay teknolojisi ve araştırmasıyla ilgili hikayeler okunduğunda, fotoğraflar veya videolar görüntülendiğinde çoğu zaman yıldızlar gözükmez. Görüntüdeki tek şey, fotoğrafın konusu olan cisimdir, etrafındaki eşsiz karanlık bir anlık şüpheye neden olur. Peki, gece gözlerimizle gördüğümüz yıldızlar neden fotoğraflarda gözükmüyor?

Uzay hakkındaki komplo teorilerinin en büyük kaynağı, dünyanın en gelişmiş uzay araştırma merkezleri (NASA veya ESA gibi) tarafından yayınlanan resmi görüntülerdir. Basit jeologlar örnek alındığında: "Dünya’nın yuvarlak olduğu bir fotoğrafı gördüklerinde, karşıt argüman olarak yıldızların gözükmediğini öne sürerler. Ayrıca uzaya fırlatılan bir uydunun ya da diğer gezegenlere gönderilen araçların görüntülerin de sahte olduğu, söz konusu ajansların bizleri kandırdığı kanısına neden olur." Bakıldığında uzaydan internet kullanıcılarına kadar fotoğrafların itibarının giderek azaldığı söyleniyor. İnsan yapımı görüntülerin kalitesi artmaya devam ettikçe, giderek daha fazla insan gerçek görüntülere bile şüpheyle yaklaşıyor.

Bu resim 1977'de fırlatılan Voyager 1 uzay aracını göstermektedir. Tahmin edebileceğiniz gibi bir fotoğraf değil, bilgisayar ortamında hazırlanmış bir animasyon

1972'de çekilmiş ve gerçek bir fotoğraf, Dünya'nın ilk portresi

"Yıldız yok, yani bu fotoğraf sahte" demek için bu fotoğrafların nasıl çekildiğini bilmeniz gerekir. Bugün, dünyadan daha uzak araçlar, 1972'dekinden daha yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekiyor.

New Horizons uzay aracı tarafından 2015 yılında çekilen Plüton fotoğrafı

Yukarıda görüntülenen fotoğrafların son halini görmeden önce laboratuvar ortamında ciddi çalışmalar yapılıyor. Bahsi geçen araçlar tarafından katmanlar halinde gönderilen veriler birleştiriliyor ve uzun uğraşlar sonucu renklendirilerek sunuluyor. Bir güneş ışığının dünyaya ulaşması yaklaşık 8 dakika sürer. Bu nedenle, bu hızdaki verilerin Plüton'dan Dünya'ya ulaşması daha uzun sürüyor, çünkü güneşten ortalama uzaklığı yaklaşık 5,91 milyar kilometre. Bu mesafeler gezegenin yörünge hareketine göre değişiyor. Alışılan fotoğrafçılık araçları, uzaydaki fotoğraf makinelerinin yanında “şipşak” kalır.

Jüpiter'den gelen muhteşem fotoğraflar

Bilgisayar ortamında, uyumlu bir renk üretmek kolaydır ve kasırgalar yüzlerce kilometre derinlikte kaosa neden olur. Ancak bu fotoğraflarda gördüğünüz her renk aslında uzaydan Dünya'ya gönderilen petabaytlarca veriyi temsil ediyor. Bu veriler, yazılımlar veya profesyonel araştırmacılar tarafından yan yana birleştirilir ve örtüşür.

Uzaydaki ve Dünya'daki kameralar sadece bir şeyin peşinde: Işık

Kameradaki diyafram açıklığı ve ISO gibi ayarlar kontrol edilebilir, ancak gözler aslında bu ayarları otomatik olarak yapacak. Bu yüzden karanlık ortama aniden girdiğinizde gözleriniz ortama uyum sağlamalıdır. Gözler, karanlık bir ortamda daha fazla ışık arar. Şehirden uzakta, ortam ışığının az olduğu bölgelerde, olabildiğince çok yıldız görülür. İyi bir DSLR fotoğraf makineniz varsa, uzun pozlama teknolojisini kullanarak daha fazla yıldız görebilirsiniz. Yani ışık değiştikçe fotoğraf çekmek için gerekli teknik ayarların da değişmesi gerekiyor.

Uzaydan fotoğrafların amacı, konunun çeşitli ayrıntılarını ortaya çıkarmaktır. Bunun için yıldızlardan gelen ışık frekansları temizlenecek ve son görüntü oluşturulacaktır:

Mars

Çok basit bir deneyle, yalnızca ışıkla ilgili içeriği gözlemleyebilirsiniz. Telefonun kamerasını açın ve ortamdaki tavan ışığına odaklayın, ışık miktarı otomatik olarak azalacaktır. Kamera, ayrıntıları görmek için daha az ışığın geçmesine izin vermek için ışık kaynağının etrafındaki alanı karartacaktır. Telefon kameranızın manuel modu varsa, içindeki ISO eşdeğerini ayarlayabilir; tavandaki ışığı yakalarken bu ayarları kullanmayı deneyebilirsiniz.

Uzaydaki çoğu fotoğrafta yıldız göremiyoruz, ancak daha fazla yıldız görebileceğiniz bazı fotoğraflar da var:

Editör: Megabayt Haber